Ebedî Koca
Başkentteki seçkin bir çevreden bir adam, bir gün taşradaki bir şehre gelir.
Yaşlı ve mütevazı bir memurun karısıyla flört eder, onu baştan çıkarmakta hiç zorlanmaz...
Baştan çıkaran adam başkente döner, kadın ölür ve geriye sadece baştan çıkaran ile koca kalır.
Koca, ölen karısından gelen mektuplar eline geçtiğinde aralarında geçenleri öğrenir...Dostoyevski’nin bu romanda resmettiği şey, iki kişinin yüzleşmesidir:
koca ile âşık... Yani iki farklı erkek tipinin karşı karşıya gelişi:
Bir kadınla yaşayan "ebedi bir koca" ve kadınları baştan çıkaran ama onlarla yaşamayan bir adam —
aksine, yalnız ve içine kapanıktır. Kadına gelince, ikisi de ona sahip değildir.
Bu, her ikisinin aynasında yansıyan insani bir durumdur.Baştan çıkaran, “ebedi koca”ya hem acıma hem de küçümsemeyle bakar ve onun için şöyle der:
"Böyle bir insan sadece evlenmek ve karısının tamamlayıcısı olmak için doğar ve büyür."Ancak Dostoyevski, bu iki adamın hayatlarını kesiştirir, sanki onları birbirine çeken bir tür manyetik güç vardır.
Bir gün koca, rakibini yeni nişanlısıyla tanıştırmaya bile götürür...
Ve burada baştan çıkaran, sanki içinde bir şeytan varmış gibi davranır, genç kızı büyüler...Bu hikâye, Dostoyevski'nin ustalıkla işlediği o garip ve sembolik durumlardan birini anlatır —
insan ruhunun derinliklerini anlamamıza yardımcı olacak arketipler sunmak amacıyla yazılmıştır.
